Genel Değerlendirme: 2001 yılında yolculuğuna başlayan Gitti Gidiyor 2011 yılında dünya devinin e-Bay in çatısı altına giriyor. Pek çok kişinin bilmediği şey Gitti Gidiyor ve bunun gibi firmaların başarı hikayelerinde ortak bazı özellikleri olması: Kişiye değer veren iş kültürü, hızlı ve dinamik bir iş akışı, dikey hiyerarşinin neredeyse olmadığı fikirlerin çarpışmasına açık departman-takım şeklinde kurgulanmış kurumsal yapı…Uzun lafın kısası başarının arkasında çok önemli bir yönetim becerisi var. Bu gün itibariyle bu firma 100 bin satıcıya ve 28 milyon kayıtlı üyeye sahip. 50 kategoride ürün satışı. Şaka gibi istatistikler. Son olarak da çok önemli bir stratejik adım attılar ve bu reklam onun yansıması: Kendi kargo sistemlerini kurdular. Yani en önemli hizmeti dışarıdan alıp firma içine koydular. Kendi kontrollerine aldılar.
Reklama gelirsek; açık konuşmak gerekirse çok uzun süre ilgimi çekmemişti. Ancak, geçen hafta tanık olduğum bir olay sonrasında yazmaya karar verdim. Dört beş çocuk, en büyüğü 10 yaşında, hep bir ağızdan bu reklamın, reklam müziğini söylüyorlardı. Yani akılda kalma konusunda gerçekten bir başarıya imza atmışlar diye düşündüm ve reklama baktım.
5 Temel Kriterli Değerlendirme: Her ne kadar reklam müziği etkileyici olsa da reklam bir bütün olarak akılda kalacak kadar etkileyici değil. Dramatize edilen bir yan yok. Her şey beklendiği ve olması gerektiği gibi. Yani bu kadar çok ürünün olduğu bir e-ticaret sitesinde zaten reklamda geçen ürünlerin olması gayet doğal. Ayrıca, daha önce sanki satın alınan eşyalar kapıya gelmiyor muydu? Rakiplerden ayrılan özellik? Pek yok gibi. Özellikle diğer tüm on-demand sitelerinin yaptıklarına dikkat ederseniz hepsi aynı noktaya doğru evriliyor. Yemek sepetinin alışveriş ve kargo ağı ortaya çıktı. Dağıtım işini yapan Bana Bi var bünyelerinde. Ayrıca tüketici gözünden en önemli olan olay aldığı ürünün belirtilen saatte sağlam teslim edilmesi ve hepsinden önemlisi anında iade seçeneği sunması. Bunu çok iyi yapan firmalar var ve bilindik kargo firmalarıyla çalışmaya devam ediyorlar. Uzun lafın kısası fark yaratan akılda kalan bir şey sunmuyor reklam. en güçlü yanı sanırım dediğim gibi müziğinin canlı olumlu olması ve slogana cuk diye oturması. “aklına gelenler kapına gelsin”. Slogan çok güçlü değil ama müzikle beraber akılda kalıyor. Getir farklı bir şey yapmıyor yoksa. Son olarak da tek kişi seçimi ilginç. Yabancıya benzeyen bir kişi var karşımızda kıyafetinden ve oturduğu evden bunu çıkarıyorum. Ayrıca, bu kişinin imajı hal ve hareketleri hiç de çalışan, hayatı dolu dolu olan, yoğun birini canlandırmıyor. Diyeceksiniz ki ne önemi var. Tüketici marka ile bağ kurarsa o marka olayı bitirir. Apple mesela ne çıkarırsa çıkarsın anında gidiyor neden? Brand loyalty. Ben Gitti Gidiyor markasıyla bağ kurmak istesem bu kişiyle mi kuracağım??
